Nasrettin Hoca Fıkraları

ANA SAYFA > Nasrettin Hoca Fıkraları (385 Fıkra)

Nasrettin Hoca Fıkraları

Nasrettin Hoca bir gün pazarda altı kağıt diye bağırarak ayakkabı satar. Adamın biri altı kağıt verip Nasrettin Hocadan ayakkabı alır. Adam ayakkabıyı giyip gider. Adam biraz ilerledikten sonra ayakkabının altı yırtılır. Adam ayakkabının altının kağıttan olduğunu fark eder ve Nasrettin Hocanın tezgahına geri gider. Adam hocaya şunları söyler;
- Utanmıyor musun kağıttan ayakkabı satmaya.

Hoca demiş ki;
- Eee ben altı kağıt diye bağırmıyor muydum?

Nasrettin Hoca Fıkraları, Ahsen Altın paylaştı

Bir gün Nasrettin Hoca ölüm döşeğindeymiş ve karısına;
— Hanım git en güzel giysilerini giy de gel.
— Efendi! Sen ölüm döşeğindeyken neden süsleneyim.
— Azrail geldiğinde belki seni beğenir de benim yerime alıp götürür, der.

Nasrettin Hoca Fıkraları, Erdem ve Hanifi paylaştı

Nasrettin Hoca'ya; "Bal ve sirke birlikte, uyuşmaz!" demişler. Bunun doğruluğunu test etmek isteyen Hoca, bir miktar bal ve sirkeyi karıştırıp afiyetle yemiş. Yemiş ama, bir süre sonra da yüzü renkten renge girmeye başlamış. Hocanın bu halini gören arkadaşları;

"Bal ve sirke uyuşmadı değil mi Hocam?" demişler.

Hoca; "Yaaa!" demiş, "Onlar birbiriyle uyuştu, şimdi beni aradan çıkarmak istiyorlar."

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Bir gün Nasrettin Hocanın evine hırsız girer. Nasrettin Hoca ve karısı uyumaktadır. Karısı hırsızı fark edip;

— Hoca efendi, hırsız girdi, televizyonu çalıyor

— Boş ver yenisini alırız

— Hoca efendi, hırsız buzdolabını çalıyor

— Boş ver yenisini alırız

— Hoca efendi, hırsız beni götürüyor

— Boş ver yenisini alırız

Nasrettin Hoca Fıkraları, Emircan GÜNEŞ paylaştı

Geçim derdi bu ya ! Hoca da sıkıntıya düşmüş. Turşu satıp geçimini temin etmek istemiş. Hanımının hazırladığı lahana turşusunu eşeğine yükleyip düşmüş yola... Mahalle aralarına girmiş. Sokak sokak dolaşıp satmaya başlamış. Onca gün geçmiş. Fakat bir gün olsun Hoca şöyle gönlünce "Turşu.." diye bağıramamış. Ağzını açtığı anda eşeği de ağzını açmış. Hoca´dan baskın çıkıp başlamış "aiii, aiiii..." diye anırmaya!.. Hoca bir türlü fırsat bulup da ağzını istediği gibi açamamış. Günlerden bir gün , Hoca yine turşu satmaya çıkmış. Bir sokağın başına gelip, "Turşu.." diye bağıracak olmuş. Ama eşek her zaman olduğu gibi yine ağzını açıp başlamış anırmaya. Hoca´nın sinirleri iyice gerilmiş. Bir "Lahavle!" çekip eşeğin kulağına eğilmiş.

— Hey uzun kulak! Turşuyu sen mi satacaksın, yoksa ben mi?

Nasrettin Hoca Fıkraları, ELİF NUR paylaştı

Bir gün Nasrettin Hoca eşeğini alıp uzaktaki bir kasabaya gider. Kasabada gezinirken eşeğini kaybeder. Uzun süre eşeğini arar ancak bir türlü bulamaz. En sonunda yorgun düşer, pes eder. Dinlenmek ve geceyi geçirmek için bir otele gidip oda kiralar. Kendisine verilen odanın kapısını açar ve yatağın düzgün, kırışıksız ve tertemiz olduğunu görür. Üstü başı kirli olduğundan yatağa yatmaya gönlü razı olmaz, yatağın altına uzanır, tam o sırada yeni evli bir çift özel bir gece geçirmek için oda ister. Otelde çalışan acemi biri yardımcı olmak ister ve der ki "Koridora geçin boş oda varsa oraya girin" der.
Nasrettin Hocanın odasının kapısını açarlar ve bakarlar ki oda boş. Nasrettin Hoca yatağın altında yattığı için onu da göremezler.
Genç çift hazırlanır ve yatağa girerler ki adam karısana "Sevgilim gözlerinde bütün şehri görüyorum" der ve bunu duyan Nasrettin Hoca kafasını uzatıp "Benim eşeği de görüyor musun?" der.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Yakın köylerden birinde oturan ve Nasreddin Hocanın arkadaşı olan bir adam, Nasreddin Hocayı ziyaret eder. Adam gelirken yanında, Hocaya hediye olarak bir tavuk getirir. Hoca da konuğunu güzel bir şekilde ağırlar. Getirdiği tavuğu pişittirip pilav ile birlikte ikram eder.

Birkaç gün sonra hiç tanımadığı bir adam Nasreddin Hocayı ziyarete eder. Hoca adamı tanımasa da buyur eder.

Adam Hocaya:
─ Hoca efendi, ben geçenlerde tavuk getiren adamın komşusuyum.

─ Aynı köyden geldim.

Deyince Nasreddin Hoca, hediye edilen tavuğun suyuyla güzel bir çorba hazırlatır ve adama ikram eder.

Çorbalarını içerlerken Hoca adama şöyle der :

─ Afiyet olsun.

─ Bizim hanım bu çorbayı senin köylünün getirdiği tavuğun suyu ile pişirdi.

Aradan yine birkaç gün geçtikten sonra, aynı köyden Hocanın hiç tanımadığı iki adam birden gelir Nasreddin Hocanın ziyaretine.

Adamlar Hocaya :

─ Hoca efendi, biz geçenlerde tavuk getiren adamın komşularıyız.

─ Aynı köyden geldik.

Demesinler mi? Bu duruma çok sinirlenen Hoca hiç bozuntuya vermeden önlerine bir tas sıcak su koyar.

Sıcak suyu gören adamlar şaşkınlıkla Hocaya sorarlar :

─ Bu ne şimdi Hoca efendi?!

Nasreddin Hoca gayet sakin bir şekilde cevap verir:

─ Sizin köylünüzün getirdiği tavuğu pişirip kendisine ikram ettik.

─ Birkaç gün sonra da bize misafir gelen başka bir köylünüze o tavuğun suyuyla çorba pişirdik.

─ Size de tavuğun suyunun suyu kaldı.

─ İçin afiyetle.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Diğer Sayfalar: [1]2 3 4 5 6 7 ... Son Sayfa

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivi

Fıkra / Komik Şeyler Ekleyin