Nasrettin Hoca Fıkraları

ANA SAYFA > Nasrettin Hoca Fıkraları (385 Fıkra)

Nasrettin Hoca Fıkraları

Hoca Nasreddin, küçük oğluyla birlikte köyüne gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi yürüyormuş. Karşıdan gelenler, oğlunu göstererek:
- Ak sakallı yaşlı adam yürürken bacak kadar velet eşekle gidiyor. Zamane çocuğu işte, demişler.

Bu konuşmaları işiten Hoca oğlunu indirip kendisi binmiş. Az sonra birkaç kişi daha denk gelmiş. Bunlar ise:
— Koca adama bak! Bu sıcakta kendi eşekte, ufacık çocuğu yaya yürütüyor. Hiç acıma yok, demişler.

Bu konuşmalardan sonra Hoca, eşeğe oğlunu da bindirmiş. Çok geçmeden yine birileriyle karşılaşmışlar. Bu kişiler de:
- Zavallı hayvan zor yürüyor. Düşüp ölecek! Hiç acımadan iki kişi birden binmişler üstüne, demişler.

Hoca hemen inmiş, oğlunu da indirmiş. Eşek önde, onlar arkada ilerlemişler. Biraz sonra, yol kıyısında oturanlar:
- Şu dünyada amma aptal adamlar var; eşek bomboş gidiyor, adam da oğlu da kan ter için de arkasından koşuyor! diye konuşmaya başlamışlar.

Nasreddin Hoca dayanamamış. Oğluna dönüp demiş ki:
- Gördün mü evladım! Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Şu dünyada kimseyi hoşnut edemiyor, kimsenin dilinden kurtulamıyorsun! iyisi mi, kimseye kulak asmayacaksın ve kendi bildiğini yapmaktan şaşmayacaksın...

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Nasrettin Hoca'nın hanımı vefat etmiş. Erkek adamın yalnız yaşaması biraz zordur. Hoca da yalnızlığa dayanamamış, kendine uygun bulduğu dul bir hanımla evlenmiş. Nasrettin Hoca ile yeni karısı, gece olunca, yatmışlar yatağa, başlamışlar muhabbete. Kadın, rahmetli kocasını övmeye başlamış:
- Benim rahmetli şöyle iyiydi, böyle iyiydi...

Hoca bu, altta kalır mı? Kesmiş kadının sözünü:
- Benim rahmetli hanım daha iyiydi!

Kadının ağzı açılmış bir kere, kapatabilirsen kapat:
- Benim rahmetli erkenden kalkardı, sobayı yakardı, çorbayı pişirirdi, sofrayı hazırlardı...

Kadın rahmetli kocasının marifetlerini saymaya başlamış. İşin kötüye gittiğini gören Nasrettin Hoca, öyle bir itmiş ki; kadın yataktan yuvarlanarak düşmüş. Kendini yerde bulan kadın şaşkınlıkla sormuş:
- Hoca efendi, ne yaptın ayol?
Hoca cevap vermiş:
- Yatak dar geldi.
- Niye ki?
Hoca demiş ki:
- Bir yanda sen, bir yanda ben, bir yanda senin rahmetli, bir yanda benim rahmetli; dört kişi bir yatağa nasıl sığacağız yahu!

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Hoca, bir ara, zeytin satmaya heveslenmiş. Bir küfe zeytin alarak pazarda satmaya başlamış. Kadının biri zeytin küfesine yaklaşıp fiyatını sormuş ve zeytini pahalı bulmuş. Hoca:
— Hele bir tane ye de tadına bak! Demiş. Kadın:
— Baksam ve beğensem bile peşin para ile alacak değilim, deyince Hoca:
— Canım sen yabancı mısın? Rahmetli kocanla dostluğumuz vardı. Ne olacak, sonra verirsin parasını! Lakin şu zeytinden bir tane tat da gör! Demiş. Kadın ise nazlanmaya devam etmiş:
— İmkânsız, bugün oruçluyum. Üç yıl önce Ramazanda hastalanmıştım da bir hafta oruç tutamamıştım. Bugünlerde o borcumu ödüyorum. Bu söz üzerine Hoca, başını sallamış:
— Haydi, güle güle git! Ben vazgeçtim bu alışverişten. Zira Allah'a olan borcunu üç yıl sonra ödeyen bir kimse, kulun zeytin borcunu kim bilir ne zaman verir!...

Nasrettin Hoca Fıkraları, sümeyye abdiusta paylaştı

Bir gece rüyasında Nasrettin Hocaya aksakallı bir adam "dokuz altın" vermiş; Hoca:
— On altın olsa olmaz mı? demiş ve uyanmış bir de bakmış ki elleri bomboş ve tekrar geriye yatıp gözlerini sımsıkı kapatıp;
— Peki peki dokuz olsun, demiş...

Nasrettin Hoca Fıkraları, hatice erol paylaştı

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
- Hoca Efendi, padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi?
- Çiftçi büyük elbet, demiş Hoca ve eklemiş;
- Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse padişah acından ölür.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Hoca, eşeğine iki küfe üzüm yüklemiş, evine götürüyormuş. Şehre girince çocuklar başına üşüşüp;
- Hoca Hoca! Bize birer salkım üzüm versene, demişler.
Hoca, çocukların çokluğunu görünce her birine üçer beşer üzüm vermiş.
- Hocam! Bu kadar az verilir mi? demişler. Hoca da demiş ki:
- Çocuklar, küfelerdeki bütün üzümlerin tadı da, bir tanesinin tadı da aynı. Az yemekle çok yemek arasında bir fark yok ki.

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca;

- "Ben balığın sadece başını yiyeceğim" der. Hancı bunun nedenini sorar, Hoca da:

- "Balık başı zekayı arttırır,balık başı yiyen insan akıllı olur" der. Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hocaya:

- "Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum" der. Hoca da itiraz etmez ve balığın koca gövdesini Hoca yer ve bir güzel karnını doyurur, diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve sonra Hocaya seslenir:

- "Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun ben sadece kafayı yedim aç kaldım" der Hoca da bunun üzerine:

- "Bak nasıl da hemen akıllandın"

Nasrettin Hoca Fıkraları, fikraoku.com.tr paylaştı

Diğer Sayfalar: İlk Sayfa ... 14 15 16 [17]18 19 20 ... Son Sayfa

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivi

Fıkra / Komik Şeyler Ekleyin